Beden Dilini Anlatan 20 Gif

Bilimsel olarak yapılan araştırmalara göre kelimeler iletmek istediğimiz mesajın % 7’sini iletmeyi başarırken geri kalan oranın %55’i beden dili ve %38’i ise kelime ve cümle vurgularımızla iletilir. Kısacası "beden dili", biz çok farkında olmasakta anlatmak istediklerimizi daha gerçekçi anlatır. Bu listede bunun daha çok farkına varacaksınız.


1. İşaret parmağını kaldırıp konuşanlar, gizli bir şekilde karşısındakini tehdit eder.

2. Avuç İçi

  • Pek çok yemin el kalbin üzerindeyken edilir.
  • Mahkemelerde tanıklık ederken avuç havada tutulur.
  • Birisi açılmaya veya gerçeği söylemeye başladığında avuçlarının tamamını veya bir kısmını karşısındakine açmaya başlar. Vücut dilinin çoğu öğeleri gibi bu da tamamen bilinçsiz olarak yapılan ve sizde karşıdakinin doğruyu söylediği hissini uyandıran bir harekettir.
  • Bir çocuk yalan söylediğinde veya bir şeyi gizlediğinde avuçlarını arkasına saklar.
  • Futbolcuların, faul yaptıktan sonra ellerini kaldırmalarını da buna örnek gösterebiliriz. Buna; ben suçsuzum, doğruyu söylüyorum! etkisi yaratmak deniliyor.

3. Tarih boyunca açık avuç gerçek, dürüstlük, sadakat ve teslimiyetle bağdaştırılmıştır.

İnsanlar tamamen açık veya dürüst olmak istediklerinde her iki avuçlarını da karşılarındaki insana açık tutarak “Sana karşı tamamen dürüst oluyorum” gibi bir şeyler söylerler.

4. Elleri kenetlemek genel bir olumsuzluk ya da hayal kırıklığı yaşadıkları mesajını verirler.

5. El Bilekleri

Erkekler bileklerini düz tutarlar, bu sebeple bir erkeğin bileğini bükerek avuç içini açığa çıkartması, kadınsı bir davranış olarak yorumlanır. Erkek kravatını düzeltirken, kadın elini bileğinden bükerek avuç içini ortaya koymuş, bedeni ve bakışlarıyla da erkeğe yönelmiştir

6. Ağzı Kapatmak

Bazen bu hareket ağzın üzerine getirilen birkaç parmak veya hatta kapalı bir yumruktan ibaret olabilir

7. Ağzı Kapatmak

Beyin bilinçaltından söylenen yalan dolu sözleri bastırmaya çalışırken el ağzı örter ve başparmak da yanağa bastırılır.

8. Burna Dokunma

Özünde burna dokunma ağız koruma hareketinin daha sofistike ve daha
belirsiz şekilde yapılmış bir halidir. Parmağın burnun altının hafifçe birkaç kere sürtülmesinden oluşabileceği gibi hızlı ve neredeyse fark edilemeyecek tek bir dokunuştan da oluşabilir. 
Burna dokunma hareketinin kaynağıyla ilgili bir açıklama; olumsuz düşünce akla gelince bilinçaltının ele ağzı kapatma talimatını verdiği ama son anda belli etmemek için elin yüzden uzaklaşmaya çalışarak sonuçta çabuk bir burna dokunma hareketine dönüştüğü yolundadır.
Başka bir açıklama ise; yalan söylemenin burundaki hassas sinir uçlarının kaşınmasına yol açtığı ve sürtme hareketinin de bu hissin önüne geçmek için yapıldığıdır.

9. El Sıkışma

El sıkışırken elinin üstü kimin daha çok görünüyorsa o daha çok üstünlük sağlamaya çalışan taraf olur. Hatta elinin üstü tamamen yukarı dönük olarak el uzatan kişiler görebilirsiniz. Böyle durumlarda siz de karşı tarafın elinin üstünden tutarak tokalaşırsanız üstünlük size geçmiş olur.

10. İş Bakışı

İş tartışmaları yaparken karşınızdakinin alnında bir üçgen olduğunu hayal edin. Bakışlarınızı bu bölgeye yönelterek ciddi bir ortam yaratırsınız ve karşınızdaki sizin iş yapmak konusunda ciddi olduğunuzu anlar. Bakışlarınızın karşınızdakinin göz seviyesinin altına düşmemesi koşuluyla etkileşimi kontrol edebilirsiniz

11. Yan Bakış

Yan bakış, ilgi veya saldırganlık iletmekte kullanılır.

12. Jest ve mimikler

Yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı mimikleri oluştururken, baş, el, kol, ayak, bacak ve bedenin kullanım da jestleri oluşturur.

13. Jest ve mimikler

Jest ve mimikler “esas” ve “ikincil” olarak ayrılır. Esas jest ve mimikler, düşünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaştıran hareketlerimizdir.

14. Jest ve mimikler

Öte yandan kendiliğinden gelen ve hiç beklemediğimiz bir anda bizi yakalayan esneme ve hapşırma gibi durumlarda bile jest söz konusudur.
Esas olarak anlatıma katkıda bulunmayan ve kendiliğinden refleks olarak ortaya çıkan bu hareketlere ikincil jest ve mimik denir.
15. Jest ve mimikler
Örneğin, sohbet sırasında göz kırpma, baş sağlama, kolları açma gibi işaret ve hareketler iletmek istediğimiz ve programladığımız bir mesajı içeren jestlerdir.

16. Kürsü'nün Beden Diline Etkisi

Vücut dilinde kişiler, kendilerini güvende hissetmek için masa veya kürsü gibi bir yerin arkasında olmak isterler. Kürsü savunma mekanizmasını güçlendirir. Bir çok seçim konuşması kürsü gazı ile yapılır. Kişisel gelişimciler kürsü kullanmaz. Çünkü ne işe yaradığını iyi bilirler.
Ayrıca kürsü ve masaların yükseltilmesi, sınıf ayrımı yapmaya ve konuşmacının dikkate alınmasını sağlar. Yüksekte olan kişi psikolojik anlamda büyük olan kişidir. Öğretmenmasalarını yükseltme sebebi öğrencileri görmekten çok bu işe yarar.

17. Saçlarla Oynamak


Saçına, çenesine dokunması size karşı ilgisi olduğunu gösterir.

18. İlgilenme Bakışları


Karşınızdaki kişinin konuşma sırasında uzun süre gözlerinizin içine bakamaması, arada gözlerini sizden kaçırması da ilgilendiğini belli eder.

19. Beden Dilinde Kadın - Erkek İlişkisi


...

20. Uzun Süreli Bakış


Uzun süreli göz teması en temel kur davranışıdır. Kısacası bu tarz bakışlardan sonra sizi öldürmüyor ise istiyordur!

0 yorum:

Beyin hakkında merak edilenler..

Dinamik renkler üretkenliği temsil ederken, huzuru simgeleyen mavi ve yeşil ise beynin en çok sevdiği renklerdir. İşte beyin hakkında en çok merak edilenler..



Beyin cerrahı Doç. Dr. Cahide Topsakal, beyin hakkında en çok merak edilenleri yanıtladı:
* Beynin sevdiği renkler var mı?
Beyin huzur açısından en çok mavi ve yeşilin tonlarını sever. Kırmızı, agresifliği artırır. Bu nedenle yatak odalarına kırmızı koymayın. Çalışma odalarına kırmızı koyun ki, beyniniz sürekli dinamik olsun. İyi bir uyku çekmek için yatak odalarında pastel yeşilleri ve eflatunları tercih edin. Sarı ve portakal renk de, dinamik ve üretkenliği artıran renklerdir. Hayatlarında yeşil rengi çok tercih edenlerin, huzurlu kişiler olduğu bilinir.
* Beyin sağlığı için yararlı vitaminler neler?
B12, belki de beynin sevdiği tek vitamindir. Bu vitamin, hafızayı güçlendirir. Eksikliği halinde, bir demans hastalığı yaşanır. B12 eksikliği beyin hasarı oluşturduğu zaman, bunun geriye dönüşü yoktur. B12, sinir sistemi için en önemli vitamindir. Eksikliği, kansızlık da yapabilir ve bu nedenle beyin hasarı oluşabilir. B12 vitamini, kırmızı ette bulunmaktadır. Çok fazla kırmızı et yemeyenlerin, mutlaka B12 desteği almaları gerekir.
SAĞ SANAT, SOL DİL!
* Beynin sağ yarım küresi ile sol yarım küresi arasındaki bağlantı nasıl kurulur?
Bu iki yarım küre, önemli bağlantı yolları ile aralarında sürekli haberleşirler. Ancak bazen, beynin tam orta hattına bir kitle oturur ve bu kitle bağlantı yollarını sekteye uğratır.
* Beynimizin hangi tarafının baskın olduğunu nasıl anlayabiliriz?
Genellikle beynin sağ yarım küresi sosyal başarı, organizasyon, felsefe ve sanat ile alakalıdır. Sol yarım küre ise matematik ve dil öğrenme ile alakalıdır. Bu konuda bilimsel bir test olmamakla birlikte, şu yöntemi uygulayabilirsiniz: Karşımızdaki kişinin yakalaması için havaya bir cisim atın. Refleks olarak cisme hangi koluyla hamle yaparsa, o kolun karşı tarafı baskın tarafıdır. Bazıları bazen sağı, bazen solu tercih eder. Bunlara, farklı beyin ameliyatları yapılır.
Kadınların beyni erkeklerden hafif
* Kadın ve erkek beyni arasında fark var mıdır?
Kadın ve erkek beyni arasında; hem anatomik, hem de fonksiyonel olarak hafif farklılıklar vardır. Gramaj olarak kadın beyninin ağırlığı çok hafif düşüktür. Beyin merkezlerindeki kıvrımların bile farklı olduğunu görebiliriz. Kadında ana dili konuşma, yeni bir lisan öğrenme ve iyi bir aksanla bu dili konuşma yeteneği erkeğe göre daha üstündür. Erkek üç bin kelime ile dil konuşurken, kadının kelime kapasitesi 10 bin kelimeyi geçmektedir. Kadın, sosyal alanlarda daha başarılıdır. Organizasyon, zor durumların altından kalkma ve soğukkanlılık konularında kadınlar daha güçlüdür. Buna karşın, matematik yeteneği erkekte biraz daha gelişmiştir. Kadın, yön bulma ve iki arabanın arasına geri geri girme konularında erkeğe göre daha az gelişmiştir. Ancak tekrar yoluyla bu açığını kapatabilir. Bu farklılıklarda genetik faktörler ve salgılanan farklı cinsiyet hormonlarının yanı sıra, sosyal yaşamda yüklenilen farklı görevler de rol oynamaktadır.
* Beynin kaç gram olduğuyla zeka ölçülebilir mi?
Zeka beynin gramıyla değil, işlevi ile alakalıdır. İşlev, sonradan geliştirilebilir. Bu; beynin eğitimiyle alakalıdır. Samsun'da kargaların, kırılsınlar diye kırmızı ışıkta bekleyen arabaların ön tekerleklerinin altına cevizleri bıraktıklarına, yeşil ışık yandığında da kırılmış cevizleri topladıklarına tanık oldum. 'Kuş beyinli' lafının tarihe karışması lazım! Bir yazıda da hortumlarıyla boya fırçasını kavrayıp, tablo yapan fillerin varlığını okumuştum. Her şey eğitim, beyin jimnastiği, odaklanma ve başarmayı istemekle alakalı. Beyne ne kadar yeni görev yüklerseniz, o kadar üstesinden gelecektir. Eğer yeterince isterseniz, kanserli hücreleri bile beyin gücünüzle yok edebilirsiniz.
Ön bölüm kişiliği belirler arkası görmeyi düzenler
* Beynin her bölgesi ayrı bir iş mi yapar?
Beynin ön bölümü kişilikle alakalıdır. Orta bölgede kolları ve bacakları oynatan merkez, hemen yanında ise duyulandıran merkezler vardır. Beynin yan bölümlerinde ise konuşma, duyduğunu anlama, hesap yapma, okuma, sesi ve müzik yorumlama merkezleri bulunmaktadır. En arka bölüm ise, görme fonksiyonları ile ilgilidir. Bu bölüm; ışık, renk, cisim ve hareketi yorumlar. Hipofiz bezi en ortada ve altta yer alır ve çeşitli hormonlar salgılar. En hayati merkez olan beyin sapı, solunumu ve dolaşımı ayarlar. Beyincik ise belirgin olarak denge ile alakalıdır. Ayrıca, görme yollarıyla da bağlantı kurar. Bu bölgelerin birindeki arıza, kademeli olarak diğer bölgelerin düzgün çalışmasını da engeller.
Beynin yarısıyla yaşamak hayret edilecek şey değil!
* Beyinlerinin sadece yarısıyla hayatlarını sürdüren insanlar var. Bunu nasıl başarıyorlar?
Beynin bir tarafını doğuştan kaplamış olan bir hastalık, zamanla kendi fonksiyonlarını karşı tarafa da yükler. Hastalıklı taraf, beynin sağlam yarısının da iyi çalışmasını engelleyeceği ve devreleri karıştıracağı için mutlaka ameliyatla çıkartılmalıdır. Gazetelerde yer alan, 'Beyninin yarısı ile spor yapıyor ve eğitim görüyor' şeklindeki haberleri, çoğu insan hayretler içinde kalarak okuyor. Oysa, bunların hayret edilecek bir tarafı yoktur. Hastalıklı yarım küre çıkartılırken, orta hatta yakın planda yerleşmiş önemli bağlantı yolları korunmaktadır. Bu, çok incelikli ameliyat teknikleri ile başarılmaktadır. İhtiyaç halinde beyne yeni ve karmaşık görevler yüklenebilir. Bu görevleri yerine getirecek temel merkezler arasındaki haberleşme bağlantılarını kusursuz, hızlı ve koordineli bir şekilde devreye sokacak denetleyici ve düzenleyici merkezler de oluşturulabilir.
Ezberlenen bilgi ve şifreler beynin verimini artırır!
* Beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz?
Beynin eğitilmesi; yeni fonksiyonların, yeni devrelerin ve kısa yolların gelişmesine yol açar. Müzik eğitimi, sportif aktivitelerle kazanılacak komplike kas koordinasyonları, bulmaca çözmek, kitap okumak, hafızayı artıran ezberler yapmak, şifreleri akılda tutmak ve yabancı dil öğrenmek gibi egzersizler beynin verimini artırır. Bunlar; kişiye yaratıcılık da kazandırır. Sanıldığı gibi; beynin yüzde 20'sini kullanmıyoruz. Aslında belki de yüzde 100'ünü kullanıyoruz. Ancak hangi merkezlerin hangi merkezlerle ve hangi sırayla birbirleriyle haberleştiğini çözmeye çalışıyoruz. İnanılmaz bir sistem var.
Bugünün en gelişmiş bilgisayarları bile, beyindeki entegrelerin yerini alacak durumda değil. Bunların özelliklerini hala çözmeye çalışıyoruz. Tüm bunlar, fonksiyonel MR başta olmak üzere bazı özel görüntüleme sistemleri ile de doğrulanmaktadır.

0 yorum:

30 dakikada organ veya dokuya kök hücre

Japon ve Amerikalı biliminsanları 30 dakikada istenilen organlara uygun kök hücre üretti.



İşlemi hızlandıran ise kök hücre için kullanılan hücrelerin 30 dakika boyunca seyreltilmiş özel bir asit çözeltisi dolu kapta bekletilmesi. Yöntemin organ üretimi için önemli katkı sağlaması bekleniyor. Ancak bunun için laboratuvarda hayvanlar üzerinde yapılan çalışmaların tamamlanması ve insanlar üzerinde de denemelerin başlaması gerekiyor.


TÜMÖRLERİ DURDURACAK


Araştırmayı yöneten Japon bilimci Haruko Obokata, yeni hızlı yöntemle kanser tedavilerinde tümörlerin yayılmasına daha kısa sürede müdahale edilebileceğine dikkat çekti. Yöntemin kalp, parkinson ve felç gibi hastalıkların yeni dokularla tedavi edilmesini de kolaylaştırması bekleniyor.




0 yorum:

Hesaplar çalındı şifrenizi sıfırlayın

Google'dan sonra dünyanın en popüler ikinci e-posta servisi olan Yahoo'ya dün akşam saatlerinde hacker'lar saldırdı.

Hesaplar çalındı<br>şifrenizi sıfırlayın

Türkiye saati ile 23.00 sularında gerçekleşen siber saldırı ile birlikte kullanıcıların mail hesabı ve şifreleri çalındı.
Yahoo saldırıyı doğrularken, Yahoo'nun ana sistemlerine sızma girişimini tespit etmediklerini, bazı e-posta adreslerinin saldırıdan etkilendiğini duyurdu.
Yahoo etkilenen e-postaların şifrelerini otomatik olarak sıfırlarken kullanıcılarını da uyarmayı ihmal etmedi. Kullanıcılarını her ihtimale karşılık şifrelerini sıfırlamasını tavsiye eden şirketin Türkiye kanalındaki hesapların saldırıdan etkilenip etkilenmediği bilinmiyor.
Ayrıca Yahoo dünya genelinde kaç e-posta hesabının saldırıdan etkilendiğini da paylaşmadı.

0 yorum:

iPhone 5C fena çuvalladı

Apple'ın "ucuz iPhone" olarak piyasaya sürdüğü iPhone 5C neden sınıfta kaldı?

Apple'ın CEO'su Tim Cook, yaptığı bir açıklamada, Apple'ın ucuz iPhone konusundaki planlarının çok ters gittiğini ve istediklerini bulamadıklarını itiraf etti.

Tim Cook'a göre, en az 55 milyon adet satmayı planladıkları iPhone 5C'nin 51 milyonda kalması büyük bir başarısızlık. Bu başarısızlığın arkasında ise iPhone 5C konusunda yanlış bir pazarlama stratejisi izlemiş olmaları yatıyor.
Apple'a göre, renkli plastik kapaklara sahip "nispeten ucuz" bir iPhone, normal iPhone'u alamayan herkese çok cazip gelecekti. Apple tüm yeni nesil iPhone satış stratejisini de iPhone 5C üzerine kurmuştu. iPhone 5S ise, fazla satmayacak ama yüksek model arayanlara cevap verecek bir model olacaktı.
Fakat işler bekledikleri gibi gitmedi. Hatta tamamen ters gitti ve insanlar iPhone 5C'ye ilgi göstermezken, iPhone 5S için kuyruklara girdiler. Üretim talebe yetişmez oldu. Tim Cook'a göre bunun en önemli nedeni de iPhone 5S'de kullandıkları parmak izi tanıma teknolojisi. İnsanlar uzun zamandır bunu bekliyorlardı ve 100 dolar daha fazla vermek onlar için çok önemli değildi. Dolayısıyla daha prestijli olan iPhone 5S'e talep yağarken, iPhone 5C'nin boynu bükük kaldı.

0 yorum:

Polis, her aracı uzaktan kumanda ile durdurabilecek

Avrupa Birliği taşıtlarla ilgili çok tartışılacak bir karar almaya hazırlanıyor. Buna göre AB, 'suç oranlarını azaltmak' gerekçesiyle otomobillerden kamyonlara kadar bütün karayolu araçlarına "uzaktan kumandayla" durdurulmalarını sağlayacak cihazlar takacak. Konu ile ilgili çalışma 6 yıldır 'gizlice' yürütülüyormuş.

Polis, her aracı uzaktan kumanda ile durdurabilecek

Daily Telegraph’ın haberine göre, AB yönetimi, suç işledikten sonra kaçmaya çalışanları, şüphelileri ve aşırı hız yapanları bizzat peşlerine polis araçlarıyla durdurmaya çalışmak yerine uzaktan sadece bir düğmeye basmak suretiyle durdurmayı öngören bir sistem üzerindeki çalışmalarını neredeyse tamamladı. 

Buna göre polis, uzun kovalamacalar veya aramalar yoluyla şüpheli veya suçlu araçlarını yakalamaya çalışmak yerine, bütün araçlara takılacak bir cihaza uzaktan gönderilecek basit bir radyo sinyali yoluyla durduracak. 

Sistem üzerinde altı yıldır gizlice yürütülen çalışmaların tamamlandığını duyurdu gazete , AB yönetiminin önümüzdeki günlerde sistemin bilgisayar desteğiyle çalışan bütün araçlara takılması için düzenleme yapmak üzere hazırlık yaptığını bildirdi. 

Uzaktan kumandayla aracı devre dışı bırakma teknolojisi halen zaten bazı lüks markalarda kullanılıyor. Bu araçlar çalındığında veya kaybolduğunda firma tarafından gönderilen elektronik sinyalle araç devre dışı bırakabiliyor. AB şimdi bu sistemi tüm araçlara yaygınlaştırmaya hazırlanıyor.

0 yorum:

TRT'nin 'Ben de Özledim' ile Derdi ?



Yaklaşık iki hafta önce TRT 1 kanalının resmi Twitter hesabından Leyla ile Mecnun karakteri olan İsmail Abi'nin bir fotoğrafı paylaşılmış ve sorulmuştu. O gemi niye gelmedi?





TRT 1 finalsiz bir şekilde ve kurumca yalanlanan bir iddia olsa bile, ekibin Gezi direnişine katılmış olmasından rahatsız olarak diziyi yayından kaldırmıştı. Aynı ekibin Star TV'de "Ben de Özledim" isimli bir televizyon dizisi vardı, o da Çarşamba akşamı final bölümüyle ekranlara geldi.

TRT ise iki hafta önce İsmail Abi'yi kullanarak yapmış olduğu açıklamada devlet kurumu ciddiyetine yakışmayan ifadeler kullanmıştı.

"TRT1'de, 103 bölüm yoğun mesai harcanarak, takipçilerimizin de büyük katkıları ve özverileriyle meydana gelen FENOMEN algısına sahip çıkmak, göründüğü kadar kolay değilmiş!" Açıklamanın tamamında Leyla ile Mecnun dizisi ekibine nankör deniyor aslında.

ELİNDEKİ VERİ


Leyla ile Mecnun TRT 1 olmasaydı fenomen olamazdı. Bunun için de elinde şahane bir veri var. Star TV'nin son verdiği Ben de Özledim'in düşük reytingleri.

TRT bir devlet televizyonu olarak herhangi bir özel kanala göre daha çok tahammül edebiliyor. Hatta söz konusu dizi gibi destekledikleri, sürdürdükleri çok dizi oldu.

Çekilmiş son bölümü bile yayınlamayarak işin piyasa şartları bahanesini de kendi kendine çürüttü.

ŞİMDİ İSE...


Şimdi ise sanki o diziyi fenomen yapan oyunculuklar, zekice yazılmış bir senaryo değil de TRT 1'in Twitter takipçileriymiş gibi davranan kurum, resmi devlet algısının en bariz örneğini sunuyor.

Devlet kanalı, aslında daha çok hükümetin yayın organı olan TRT, hükümetin her şeye olan yaklaşımına benzer bir tavır sergiliyor.

Ve nasıl bir kinse TRT 1'de Ben de Özledim dizisinin Star TV'deki final bölümünün olduğu Çarşamba akşamı, Leyla ile Mecnun'un yayınlanmayan Ramazan özel bölümü yayınlandı.

Ben de Özledim'in Twitter hesabındansa şöyle bir açıklama yapılmıştı. "Leyla ile Mecnun'un 104. Bölümü; Ramazan özel bölümü olarak çekildi. Ancak dizi yayından kaldırılınca yayınlanmadı. Bölümün konusu Leyla öldükten sonraki bir yıl. Mecnun'un konuşmadığı o bir yılı görüyoruz. Yani yeni sezon (olsaydı) konusu değil. Ara geçiş bölümü gibi bir şey...

Ben de Özledim ne kadar 23.30 gibi görünse de 23.40'ta başlamakta. Reklamlar ile gece 01.15 gibi bitiyor. Leyla ile Mecnun 104. bölümü ise saat 00.45'te. Yani Ben de Özledim'in final bölümünün sonuna doğru... Neden bu saat? Ne amaçlandı?"

BURALAR BENDEN SORULUR!


Açıkçası her iki TRT davranışından da anlaşıldığı gibi yapılmak istenen, TRT sizin 
eserlerinizden de büyük demek. Sizi biz var ettik demek. Genel bir hükümet söylemi olan haddinizi bilin demek. Reytinglerinizi bir düşüreyim de görün, demek.

TRT devlet televizyonu sonuçta. Elbette ilkeleri günümüz devlet kafasının mahalle abisi ağzıyla konuşacak. Buralar benden sorulur, diyecek.



Devamı: http://www.diziler.com/haber/trtnin-ben-de-ozledimle-derdi-neydi#ixzz2rylqRaLb

0 yorum:

2400 dilime ayrılan beyin buluta aktarıldı

Bilim insanları, yaşadığı hafıza sorunu nedeniyle on yıllarca psikoloji deneylerinin önde gelen ismi olan Hennry Gustav Molaison'un beynini buluta aktardı. Molaison'un beyni, dijital ortama aktarılabilmek için 2400 parçaya dilimlendi.



Yaşadığı beyin rahatsızlığı nedeniyle belleği ilgilendiren hipokampus dahil beyninden birçok parça alınan ve 2008 yılındaki ölümüne kadar sayısız deneye konu olan Henry Molaison, bulut ortamında ölümsüzlüğe ulaştı.
Kısa süreli belleğini uzun süreli belleğe aktaramadığı için neredeyse hiçbir anı oluşturamayan Molaison, yıllar süren deneylerde bilim dünyasına beynin fonksiyonları ve belleiğin nasıl oluştuğu konusunda önemli bilgiler kazandırmıştı.
Bilim tarihine 'H.M' adıyla geçen ve sayısız psikoloji kitabında adı geçen Molaison, 2008'deki ölümünen altı yıl sonra teknolojinin yardımıyla bulut ortamına transfer oldu.
Bilim insanları, sinirbilim için son derece nadir olan beyni 2400 dilime ayırdı, taradı ve öğrencilerin yararlanabilmesi için bulut ortamına aktardı.

ÖMÜR BOYU AMNEZİ

Molaison, 1953 yılında başındaki korkuç ağrılardan dolayı ameliyata alındı. William Beecher Scobville'in başında olduğu cerrah ekibi, Molaison'un kulaklarının üzerindeki temporal lobları ve belleği ilgilendiren hipokampusun en kritik kısımlarını aldı.
Ameliyatın ardından ağrılar sona erdi ancak Molaison ömür boyu sürecek bir hastalığa yakalandı: Süresiz bellek kaybı.
Yüzlerce deneye tabi tutulan H.M, kısa süreli bellek oluşturamamasına rağmen yeni motor bellek üreterek rutin işlemleri yerine getirebiliyordu.
Ölümünün ardından beyni bilime bağışlanan Molaison, şimdi eşi bulunmayan beyniyle sayısız öğrencinin eğitimine 21'inci yüzyıl teknolojisiyle yardımcı olacak.
Nature Communications dergisinde yayımlanan araştırmada, sinir sistemi anatomisi uzmanı Jacopo Annese ve ekibi 53 saat içinde Molaison'un beynini 2400 dilime ayırdı. Üç gün uyumadığını söyleyen Annese, "En ufak hata yapmamam için yanımda sürekli bir kişi hazır bekledi. Yaptığım en heyecan verici çalışmaydı" dedi.
Twitter'dan an be an aktarılan beyin dilimleme işlemi, aynı zamanda 400 bin kişi tarafından canlı izlendi.

Japon bilim insanları düşüncenin oluşumunu gözlemlemişti:


0 yorum:

Elektrik faturalarında ‘kapama-açma’ karışıklığı sürüyor

Elektrik kesintisi olmadığı halde faturalara yansıyan ‘kapama-açma’ bedeli vatandaşların tepkisini çekiyor.



Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, faturaya yansıyan ‘kapama-açma’ ücretine itiraz edip, ücretin iadesinin sağlanabileceğini söyledi.
Elektrik faturalarının son ödeme tarihinden sonra ödenmesi durumunda faturaya yansıyan ‘kapama-açma” bedeliyle ilgili karışıklık sürüyor. Vatandaşlar, elektrik kesintisi olmadığı halde ‘kapama-açma’ bedeli ödediklerini belirterek duruma tepki gösterdi. Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu ise, elektrik dağıtım şirketleriyle ilgili kendilerine ulaşan şikayetleri değerlendirdi. Vatandaşların en çok şikayet ettiği konular arasında faturalara yansıyan “kapama-açma” bedelinin bulunduğunu anlatan Ağaoğlu, yaşanan karışıklığa değindi. Ağaoğlu, “Dağıtım şirketlerinin son ödeme tarihinden en az 10 gün önce müşterilerine faturayı tebliğ etmesi gerekiyor. Ancak son ödeme tarihine 2-3 gün kala faturalar kapılarına bırakılıyor. 1 gün geç ödeyenlerden de ‘kapama-açma’ bedeli alınıyor. Oysa elektrik piyasasıyla müşteri hizmetleri yönetmeliği açıkça ‘kesme-açma yapılmayan abonelerden kesme-açma ücreti talep edilemez’ diyor. Talep eden bazı özel şirketlerin uyguladığı bu sistem ise kazanç kapısı haline dönüştüğünü gösteriyor” dedi.

“PARANIN İADESİ YÖNÜNDE KARAR ALDIRABİLİRSİNİZ”

Faturalar konusunda tüketicilere uyarılarda bulunan Ağaoğlu, “Elektrik dağıtım şirketleri aralarında anlaşmış gibi vatandaşlar faturalarını son ödeme tarihinden 1 gün geç ödese 19 lira 10 kuruş bedel istemekte. Bunun fark edilmeme halinde ise bir sonraki aya geçen ayın o fatura bedeli yansıtılmakta.Eğer ki faturanızda 19 lira 10 kuruş kesme-açma bedeli görüyorsanız ve elektriğinizde fiilen kesilmemişse buna derhal itiraz edin. Elektrik idaresi paranızı geri vermezse ikamet ettiğiniz yerdeki tüketici hakem heyetine başvurarak bunun iadesine karar aldırabilirsiniz” diye konuştu.
Faturalarından yakınan İdris Aydın isimli vatandaş, “Geçen aylarda elektriğim kesilmediği halde açma-kapama parası bana da geldi. Ödemek zorunda kaldığım için ödedim” şeklinde konuştu.
Faturalarının çoğu kez tarihinden sonra eve geldiğini söyleyen bazı vatandaşlar ise, “Uygulanan sistem sömürücü bir düzendir. Uygulanan bu sistem garip insana bir zulümdür. Evde olmayıp tatile giden vatandaşlarımız ne yapacak? Ya da akrabasının hastalığıyla, ameliyatıyla uğraşıyorsa vatandaş o haliyle elektriğini mi düşünecek?” dediler.

0 yorum:

Dershaneler seçim sonrasına kaldı

HÜKÜMET, yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak önceliklerini revize etti. TBMM’nin gündemini yakından ilgilendiren bu gelişmelerin ardından cemaat ile kavganın en önemli unsuru olan “Dershaneler Tasarısı” seçim sonrasına kalıyor.



İktidar Partisi, ekonomik istikrarı korumak için hazırlayacağı acil bir ekonomi paketini de seçimden önce TBMM’nin gündemine getirebilecek.
DERSHANE KRİZİ DONACAK
Dershanelerin kapatılarak özel okula dönüştürülmesi tasarısı, yerel seçimlerden sonraya kaldı. Tasarının Meclis’e sevkedileceği ancak görüşmelerin seçimlerden sonra yapılacağı belirtildi.
Hükümet temsilcilerinin ilk sinyallerini verdiği karar, önceki gün Ak Parti grup yönetiminin, Başbakan Tayyip Erdoğan’la yaptığı toplantıda kesinleşti. TBMM, şubat ayı sonunda çalışmalarına yerel seçimler nedeniyle bir ay süreyle ara verecek.
Bu sürede, halen görüşülen torba tasarının ardından genişletilmiş demokratikleşme paketi, komutanların yüce divanda yargılanması ile AFAD yasası çıkartılacak. TBMM gündeminde olmayan ancak ekonomik gelişmeler nedeniyle hazırlıklarının sürdüğü dile getirilen “Ekonomi Paketinin” seçimlerden önce yasalaştırılabileceği iddia ediliyor.

0 yorum:

Karadeniz’de fırtına alarmı...

Karadeniz’de gemiler sahiden batacak... İklimbilimci Gönençgil “Küresel ısınma iç deniz olmasına rağmen Karadeniz’de etkili. Bu sıradışı hava olaylarına işaret. Fırtınalar artacak. Tedbirler alınmalı” dedi


Karadenizliyi düşündüren gelişme... Fırtına nedeniyle batan ya da karaya oturan gemi sayısının son yıllarda artması endişeye yol açtı. İklimbilimci ve İstanbul Üniversitesi Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Barbaros Gönençgil küresel ısınmaya dikkat çekti: “Karadeniz’in bilinen karakteri yanında küresel iklim değişikliği süreçlerine bağlı olarak özellikle Kuzey Atlantik kökenli alçak basınç merkezlerinin görülme sıklığı ve şiddetlerinde artma eğilimi gözleniyor. Son yıllarda ortaya çıkan bu gelişmeler Karadeniz’de şiddetli fırtınaların görülme sayılarını ve etkilerini de artırdı. Küresel anlamda değişim gösteren iklimlerin bir sonucu olarak karşı karşıya kalınan bu ekstrem hava koşullarına hazırlıklı olunması gerek.”

Yeni tedbirler alınmalı
Gönençgil, artan fırtına sıklıklarının Karadeniz’de deniz taşımacılığı konusunda yeni önlemler alınması ihtiyacını doğurduğunu da belirterek, “Bu çerçevede Karadeniz’e açılacak gemicilerin sürekli eğitime tabi tutulmaları gerek ve gemilerin yapımları ve teknolojileri konusunda yeniliklere ihtiyaç var. Özellikle petrol taşımacılığında kullanılan nehir tipi teknelerin Karadeniz’e açılmalarının büyük çevresel riskler doğurduğu yaşanan kazalarda ortaya çıktı. Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi’ne paralel olarak gemi adamlarının sıradışı hava olaylarına karşı hazırlıklı olmalarının sağlanması ve belli standartların dışında kalan gemilerin Karadeniz’e açılmalarının önüne geçilmesi alınabilecek tedbirlerin başında geliyor” dedi.

Takvim şaştı denizci zorda

34 yıldır denize açılan ve 24 yıldır da uzak yol kaptanlığı yapan Şeref Kuzu da, Karadeniz’de hava koşullarının her yıl daha da zorlaştığını söyledi. Kuzu şöyle konuştu: “Karadeniz limanları arasında seyir yapmak eskiden daha rahat ve emniyetliydi. Karadeniz’in her mevsimin ve ayların belli başlı sayılı fırtınaları ve takvimi vardı. Eğer hava kötüleyecekse, fırtına gelecekse bu bilinir ve geldiği zaman da biteceği zaman da belli olurdu. Deniz kabardığında tam kabarır ama sakinleşeceği zaman tam sakin olurdu. Eskiden denizciler de kendini bu duruma göre ayarlar, gerektiğinde emniyetini değişik barınaklarda ve limanlarda bekleyerek alırlardı. Son 8-10 yılda ne olduysa oldu, bilindik Karadeniz’ in fırtına zamanları adeta şaştı, beklenmedik ve artık ezberlediğimiz sayılı fırtınalardan başka sanki ilave fırtınalar türemeye başladı.”

0 yorum:

Altın Piyasası

Canlı Maç Sonuçları